22 Mart 2015

Ocak 1990'da Suriye'nin Düşürdüğü Türk Uçağı

Suriye'nin; 21 ekim 1989 tarihinde, hatay samandağ üzerinde uçmakta olan tapu ve kadastro genel müdürlüğü'ne ait, adana'dan kalkan, tc-kun isimli, britten-norman bn-2a-3 islander tipi fotogrametri uçağını, türkiye(hatay) - suriye(idlib) sınırını 20 kilometre ihlal ederek, suriye hava kuvvetlerine ait iki adet mig-21savaş uçağı ile vurarak düşürmesi olayıdır.

saldırı sonucunda pilotlar : talat gencer – faik aytan, teknisyenler : fikri köşker - yusuf gören - selahattin çelikşehit olmuşlardır.

1 ekim 1989'da dönemin başbakanı turgut özal'ın; suriye'yi, hatay üzerinde hak iddiası ve pkk'ya destek olmaması konusunda sert bir dille uyarmasına, suriye tarafından yapılmış bir misilleme olarak değerlendirilmiştir.

o dönem gündemi meşgul eden, 31 ekim 1989 günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle kamuoyunu fazla meşgul etmemiştir.

saldırı sonucunda yine 21 ekim 1989 gününde suriye'nin ankara büyükelçisi dışişleri bakanlığına çağırılarak şiddetle protesto edilmiş, ve saldırı hakkında ayrıntılı bilgi istenmiştir.

17 kasım 1989'da türkiye suriye'den 14 milyon 651 bin dolar tutarında tazminat talebinde bulunmuştur.

8 aralık 1989 tarihinde suriye ile yapılan görüşmede suriyeli yetkililer tarafından olayın sorumlusu olan 2 adet pilot ve 1 adet yer görevlisinin tutuklandığı bildirilmiştir.

17 ekim 1990'da suriye 3 milyon 430 bin dolar tutarında tazminat ödemeyi kabul etmiştir.

Detaylar;

suriye 5 cana ve bir uçağa karşılık, bir uçak parası kadar bile tazminat vermemiştir
"türkiye 14 milyon istemiş, ama suriye sadece 3 milyon vermiştir.''

suriye makamları, "pkk'nın yerden açtığı ateşle vurulmuş olabilir" diye açıklama yapmıştır. Daha sonra olay yeri yakınlarında bulunan mig-21'lerin topuna ait boş kovanların delil olarak gösterilmesiyle çark etmişlerdir.


Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök önemli bir arşiv çalışmasıyla 1990 yılında yaşanan bir başka Suriye krizinin detaylarını açıkladı. Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait 2 Mig uçağının bir Türk harita uçağını düşürdüğü olayı şimdilerde yaşanan krizle kıyaslayan Özkök, 90’da yapıldığı gibi teknik detayların açıklanması gerektiğini yazdı.
22 yıl önceki krizde dönemin üst düzey bir Dışiişler bürokratıyla yaptığı görüşme sonunca Hürriyet’in manşetinde Suriyeli pilotların üsleri ile yaptığı konuşmaların kayıtlarını yayınlayan Özkök aynı şeyin şimdi de yapılması gerektiğini söyledi.

İşte Özkök’ün "O günkü haber kaynağımı açıklıyorum" başlıkılı yazısı:

8 Ocak 1990 günü akşamüzeri, bir haber kaynağı ile, gazetecilik hayatımın en ilginç konuşmalarından birini yaptım.
Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait 2 Mig uçağı, bir Türk harita uçağını düşürmüştü.İki ülke arasında bugünkü gibi büyük bir tartışma sürüyordu.Abdullah Öcalan’a verdiği destek nedeniyle, Suriye’ye karşı çok öfkeli olan Türk kamuoyu infial halindeydi.Dışişleri Bakanlığı, Suriye uçaklarının, silahsız uçağımızı, Türk hava sahasında uçarken vurduğunu iddia ediyordu.Ama ortada somut bir delil yoktu.

Konuştuğum kişi, Dışişleri’nin çok üst düzey bir yetkilisiydi. Bana “Elimizde, Suriyeli pilotların üsleri ile yaptığı konuşmaların kayıtları var” diyordu.Ama kayıtları vermiyordu.İki saat boyunca kendisini ikna etmeye uğraştım.Vermedikleri takdirde ikna edici olamayacaklarını anlattım.Sonunda, o konuşmaların kayıtlarını verdi.Gazete baskıya girmişti. Haberi, ancak şehir baskılarına yetiştirdik.Bu müthiş haber, 9 Ocak 1990 günkü Hürriyet’te yayınlandı.O günlerde haberi veren kaynağı açıklamamıştım.Şimdi açıklıyorum.Veren kişi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Tugay Özçeri’ydi.Çok genç yaşta kaybettiğimiz fevkalade bir diplomattı.


YAYINLADIĞIMIZ KAYITLAR İKİ GERÇEĞİ AÇIKÇA GÖSTERİYOR
Olay anında Türk Genelkurmayı Suriye uçağının pilotuyla yerdeki radar istasyonu arasındaki konuşmaları kaydetmişti.
Bu konuşmalar iki gerçeği apaçık ortaya koyuyordu:

- Suriye uçakları, Türk harita uçağını bilerek düşürmüştü.
- Konuşmalar, uçağın Türk sınırları içinde düşürüldüğünü de açıkça ortaya koyuyordu.
- Bu kayıtlar daha sonra Suriye yetkililerine teslim edilmiş, ama Esad yönetiminden cevap gelmemişti.

O gün kule görevlisi ile Mig uçağının pilotu arasında şu konuşmalar geçiyor:

Kule görevlisi: Bilginiz olsun. Hudut üzerinde bir hedef var. Silahlarınızı açın. Sınırı geçtiği an düşüreceğiz. Hedef irtifası. Üç kilometre yavaş gidiyor.

Pilot: Anladım. Biraz alçalırız.
- “Anladım. Biraz daha sağa dön.”
- “Anladım. İrtifam 4 bin metre.”
- “Dikkat edin. hedef Suriye tarafında değil. Ama topraklarımıza girerse düşürün.”
- “Anladım.”
- Hedef size göre saat 11 istikametinde, mesafe 22 kilometre.
- “Anladım. Hedefe ne alacağım? Roket mi, top mu?”
- “Anlamadım.”
- “Roket mi, top mu atacağız?”
- “Dur, bekle. Sakın ateş etme. Emri bekle.”
- “Anladım.”
- “Hedef yaklaşıyor.”
- “Anladım.”

Bu arada iki uçağın pilotu kendi aralarında konuşmaya başlıyor:

- Birinci pilot: “Hedefe iyi bak, görüyor musun?”
- İkinci pilot: “Gördüm.”
- “İyi gördün mü?”
- “Evet, hedefi görüyorum. Şu an senin solundayım.”
- Ben şu anda hedefin üzerine gidiyorum. Senin solundayım. Hedef ilerde.”

Tekrar kule devreye giriyor.

- Kule görevlisi: “Hedefi gördünüz mü?
- “Evet görüyoruz.”
- “Öyleyse üzerine gitmeye devam edin. Hedef üzerinde durun.

Bu arada Birinci Mig’in pilotu ikincisine talimat veriyor:

- “Hedefi vur ve düşür.”

Aynı anda kule bundan habersiz, talimatlarına devam ediyor.

- Kule görevlisi: “Hedef üzerinde 180 derece istikametinde devam et.”

Ancak birinci Mig’in pilotu bunu dinlemiyor, ilk talimatında ısrar ediyor.

- “Hedefi vur.”

Tekrar kule devreye giriyor

- Kule görevlisi: “Sola dön, topraklarımız istikametinde devam et.”

- Pilot: “Anlaşıldı, dönüyorum.”

Bu sırada ikinci pilot birinciyle konuşuyor:

- İkinci pilot: “Hedefi vurdum. Dönüş istikametindeyim. Doğrudan iniş istiyorum.”

Tam o sırada kule işin farkına varıyor ve uyarıyor.

- “Yahu, ben sana hedefi vur mu dedim. Hedef istikametinde devam et dedim. Artık dönün.
- “Tamam.”
- “Hakikaten uçağı düşürdün mü?”
- “Düşürdüm.”
- “Hedefi düşürdün mü?”
- “Evet diyorum. Yere düştüğünü hâlâ görüyorum.”
- “Yahu sen ne yaptın?”
- “Hedefi düşürdüm.”
-  Hemen geri dön.”
- “Zaten dönüyorum.”

Bu arada birinci pilot da ikinci pilotun hedefi düşürdüğünü bildiriyor.
Kule ise bu olayı kapatmaya çalışıyor.

- “Sen hedefi vurmadın. Dönmeye devam et.”
- “Anladım.”
- “Hedefi vurmuş. Biz size, hedefin bizim tarafa geçmesi halinde düşürülmesini söylemiştik.
- “Anladım.”
- “Hedefin türü neydi?”
- “Hafif bir pervaneli ziraat uçağıydı.”
- “Tamam, dönün. Meydanı gördün mü?”
- “Gördüm.”

Suriye’nin Hamah ve Shinsar’da bulunan Kuzey Bölge Radar Önleme kontrol kuleleriyle iki Mig uçağı pilotu arasında geçen konuşmaların ana hatları böyle.Belki Türkiye’nin bugün de yapması gereken şey budur. Yani kayıtları açıklamak.
Ertuğrul Özkök / Hürriyet

bu olaydan sonra türk savaş uçakları, onlarca uçakla 3-4 ay gibi bir süre boyunca suriye hava sahasını düzenli olarak boydan boya ihlal etmişler ve suriye'yi özür dileme durumuna getirip tazminat alınmasını sağlamışlardır.


-